E5 bu saatte yoğun olur,
Sahilden gitsem,
Sağda tersaneler,çiçekçiler,
Bakım evi yolun sonunda,
Deniz kenarında,
Küçük ve sessiz bir yer.
Dışarıda yağmuru üşüten bir lodos,
Rıfat hoca terasta,
Dizlerinde bir battaniye,
Elinde sağ köşesi buruşmuş bir Sözcü gazetesi.
Hocam diyorum, hatırladınız mı ?
Ben Ticari İlimler de öğrencinizdim.
Yüzüme bakıyor,
Tanımadığı belli ama önemsemiyor.
Otur,diye işaret ediyor,
Yanındaki sandalyeye ilişiyorum.
Utanmıyorum,diyor,
Yaşlılığımdan utanmıyorum.
Hocam ne demek, estağfurullah,
Elimi sıkıp susturuyor,
Aslında yaşlılık ayrıcalıktır.
Cenazelerde, ' Her fani ölümü tadacaktır ' derler,
Oysa yaşlılık sadece şanslılara nasip olur unutma!
İşte bu nedenle,
Ağrıyan dizlerimden,
Kataraktlı gözlerimden,
Acıtan sözlerimden utanmıyorum.
Hocam ne demek, Allah uzun ömürler versin,
Tekrar elimi sıkıp susturuyor,
Ölüme gelince, hiç takmıyorum diyor,
Ben öldüğümde,
İçinde Rıfat hoca olmayan yeni bir dünya kurulur,
Ben kapıyı çeker çıkarım,
Yani, gidenin yokluğu, kalanın sorunudur aslında..
Gazetenin buruşuk köşesiyle oynuyor,
Sen kimsin,beni nereden tanıyorsun ? diye soruyor,
Şaşkınlıkla bakarken,
Arkasındaki hemşire sessizce uyarıyor,
Susuyorum..
Rıfat hoca devam ediyor,
Utanmıyorum,
Sabahı gelmeyen gecelerden,
Ağzımda titreyen hecelerden,
Çözemediğim bilmecelerden utanmıyorum.
Sonra dalıp gidiyor bir süre,
Seçim var martta diyor, unutma !
Hocam öyle de,moralimiz bozuk,
Gidiyoruz ama bir şey değişmiyor.
Yine de vazgeçmeyeceksin diyor,
Öyle zamanlar olur ki,
Verdiğin oy seçtiğini doğrulamaz ama seçmediğini cezalandırır,
İşte bugün öyle bir gün.
Kaybedenlerden olmak,
Vazgeçenlerden olmaktan her zaman daha onurludur,unutma!
Sen git görevini yap,pişmanlıklar yanlış yapanlarda kalsın.
Sehpanın üzerindeki bardaktan bir yudum su içiyor,
Sonra devam ediyor,
Anlamsızca kesilen uykulardan,
Dinlediğim eski şarkılardan,
Gitgide artan korkulardan utanmıyorum..
Lodos ince ince üşütüyor,
Rıfat hoca battaniyesini yukarı çekerek konuşmasını sürdürüyor,
Yarın cumartesi diyor, aileler gelir,
Zaten çoğu için buraya bıraktıklarında ölmüş sayılırsın,
Bazıları gelir ama yoktur,
Bazıları gelmez ama mazereti çoktur.
Ben yine de her cumartesi erkenden kalkıp tıraş olurum,
Kalan tek takım elbisemi giyer hazırlanırım,
Yani, gelmeyeceklerini bildiğim halde,
Oğlum ve torunumun yollarını gözlemekten,
Duvardaki resme dönerek devam ediyor,
Atatürk'ü özlemekten utanmıyorum..
Rıfat hocaya veda edip ayrılıyorum,
Kafam daha da karışıyor,
Sahilden dönsem,
Dönüş tıkalı, İski çalışıyor,
E5 i denesem,
Bu saatlerde okul çıkışı,
Akan trafiğe karışıyorum çaresizce..
Radyo alaturka'da eski bir şarkı,
' Hüzün zaman zaman deli dalgalarla gelir ' diyor,
Yağmur hızını iyice artırıyor,
Bu kış hiç durmadı zaten,
Baharı özlüyorum, içim çiseliyor..
İSTANBUL , ŞUBAT 2019